Top Social

27 Mart 2013 Çarşamba

Gerçek Necip Fazıl ile sizin tanıdığınız Necip Fazıl Kısakürek aynı kişi değil

Gerçek Necip Fazıl ile sizin tanıdığınız Necip Fazıl Kısakürek aynı kişi değil
Gerçek Necip Fazıl ile sizin tanıdığınız Necip Fazıl Kısakürek aynı kişi değil

Necip Fazıl Kısakürek yalnız ve ruhi bunalımlar ile yaşamış bir şairdir. Kalemi keskin ve şiirde mahirdir. Çok zekidir. Ama ilmi anlamda inanılmaz zayıftır. Eserlerinin hiç biri ilmi değildir. Hep polemiktir.

Ayrıca Necip Fazıl, ağzı inanılmaz bozuk biridir. Sıkı küfürbazdır. Hidayetinden sonra bile uzun zaman Mustafa Kemal Adıtürk'ü savunabilmiş, ömür boyu kumarı bırakamamış, özellikle at yarışı oynamış, hidayet bulalı yaklaşık yirmi sene olmuşken bir gün polis tarafından kumarhanede yakalanmıştır.

necip fazıl kısakürek kumarhanede basıldı
Kendi çıkardığı "Büyük Doğu" dergisinden etkilenip devrin Sabetayist kalemşörlerinden olan Ahmet Emin Yalman'ı vuran gençleri mahkemede savunmamış, içeri girmemek için her suçu onlara atmış ve bu kendine ve savunduğu davasına inanmış gençlerin aleyhinde ifade verebilmiştir. Halbuki bu gençler Yalman'ın gizli bir Yahudi dönmesi olduğunu Necip Fazıl'dan öğrenmişlerdir. Necip Fazıl bu gençlerden önce tahliye olunca da bir daha bunları bir kez olsun ziyaret etmemiş ve bir kez hallerini bile merak etmemiştir. Sormamıştır. Halbuki bu dönemde maddi durumu da hiç fena değildir.

Necip Fazıl'ın hapis hayatı da hep cinnetler ile geçmiştir. "Osman! Canım, sevgilim! Tut beni Osman! Dünya nohut tanesi kadar oldu. Düşüyorum. Bırakma beni." diye bağırarak kendisini Osman Yüksel Serdengeçti'nin kucağına atması gibi durumlar sık tekrar etmiştir. İleri derecede klinik vak'adır...




Zaten en meşhur eseri Çile'de ve en meşhur şiirlerinden biri olan "Kaldırımlar"da bile bu ağır ruhi bunalımları görmek mümkündür. Kaldırımlar şiirini, tahsil için gittiği Avrupa'da, son parasını da bir gece kumarda kaybedince tek başına, kimsesiz, dostsuz, arkadaşsız, sevgisiz, bunalımda ve beş parasız biri olarak yazmıştır. Bir kitabının adı da "Cinnet Müstatili"dir...

Necip Fazıl Kısakürek, kendisine, İslam'a hizmet etmesi ve Büyük Doğu isimli dergisini zorlanmadan neşredebilmesi için, devrin mürşid-i kamili Süleymen Hilmi Tunahan (k.s.) ın verdiği ve bir köşk alabilecek kadar büyük hizmet parasını, o gecenin sabahına çıkartmamış ve kumarda tamamını haram yolda heba etmiştir.

Bu büyük mürşide bu durum haber verildiğinde "Ne yapalım, bu köpeğe para verip yazdırıyoruz işte... Keşke o kadar daha param olsa da yine versem. Yeter ki bu dava için, yeter ki İslam için yazsa." demiştir. Devir öylesine karanlık bir devirdir ki, İslami neşriyat nerede ise yok olmuştur. Böyle bir devirde satılık bir kalem olan Necip Fazıl'ı devrin mürşid-i satın almıştır. Yoksa daha önce Necip Fazıl'a komünistler iyi para vermiş ve o da onlara uygun yazmıştır.

"Beni rüyanda gördün mü?" veya "Üstadını bu gece rüyanda gördün mü?" diye her sabah, her karşısına çıkan mahkuma sormak Necip Fazıl'ın hapishanedeki günlük krizlerinden biriydi...

Bir gün, bu hallerden bunalan bir mahkum dalga geçmek için, sinirle; "Gördüm üstad gördüm, bir lağım çukurunun içinde ağzına kadar pisliğin içindeydin" deyince, Necip Fazıl, "Üstadınızın üstünlüğünü, gerçek derecesini görmek isteyenler bu arkadaşa sorsunlar" diye bağıra bağıra koridorda koşuşturmuştu...

Konuşurken sol gözü sürekli seğirten ve ağzından nizami aralıklarla tükürükler saçılan Necip Fazıl'ın, beş dakika yanında durulamayacak kadar inanılmaz derecede bir egosu, benliği vardı. Bir gün boş çene çalmaktan treni kaçırınca, yanında bulunanlar "Üstad! Geçiktiniz. Treni kaçırdınız" demiş, o da, "Kaçırmadım. Kovdum" diyebilmiştir. Ve bunu latife ile değil, ciddiyetle söyleyebilmiştir.

Necip Fazıl'ın sonradan filmi yapılmış Reis Bey isimli bir eseri vardır ki, etkisinde kalan kişinin bir daha kararlı biri olabilmesi imkansız gibidir.. Tam bir Melankoli haline sokar insanı...

Hapishanedeki, hidayetinden ümit kesilmiş, katli vacip hükmündeki, insanlıktan çıkmış muzır varlıklara acımaya başlayabilir hatta ömrünüzü bunları hapisten kurtarmaya adayabilirsiniz..
Kısa tabirle, kararsız bir Merhamet Budalası olabilirsiniz...

Dikkat etmelisiniz; İslamı hakkıyla bilen, ifrat ve tefrit(aşırılık ve gevşeklikten) kaçınabilen, ölçüyü koruyabilen gerçek, icazetli din alimlerine tabi olmalısınız..

Şairler, edipler elbetteki gereklidir ve başımızın tacıdır ama onlar kendilerini din alimi zan eder ve gerçek ulemaya tabi olmazlarsa meydana böyle vahim durumlar çıkar..

Peşi sıra gidenlerin gayretleri de asırlar geçsed e sonuca ulaştırmaz... Dava bir türlü muvaffak olamaz.

Günümüzde Müslümanların en büyük sorunu gerçek alimlere tabi olmayıp, nefse hoş gelen şovmen/kelime ustası kimseleri alim zannetmesidir..

****

NECİP FAZIL'IN FİKRİYATI İLE HAREKET EDİP BÜTÜN DOĞUYU KURTARABİLECEĞİNE İNANDIRILAN GENÇLER GEREKSİZ ŞOVMENLİKLERLE HEBA EDİLİYORLAR...
İBDA-C denilen örgüt, kendi şahsi muhakemeleri ile silah kullanıp istediğini vuran bir terör örgütüdür. İslami büyük doğu akıncıları anlamına gelen bu örgütün temeli Necip Fazıl'ın Büyük Doğu ideolocyasına dayanır ve temelden sakattır.

Bu fikriyata ve aksiyona kapılan ehl-i sünnet gençleri boş yere sistemin kan emen devasa dişlileri arasında parçalanmaktadır. Bunlar derhal titreyip kendine gelmelidir.

Zira, Necip Fazıl kumarbaz bir egoistin tekidir. Açtığı bu yol sadece nam, şan ve desinler içindir..

İBDA diye kısaltılan Büyük Doğu diye ifade edilen bütün fikriyatlar, oluşumlar da temeli sakat/bereketsiz oluşumlardır. Bir kumarbaz ve benlik budalası şairin "sırf egosunu tatmin yolunda, başını sonunu hesap etmeden" açtığı feyzsiz nursuz ve sonuçsuz bir yoldur...

İSLAM'A HİZMET ETMEK İSTEYEN EHL-İ SÜNNET GENÇLERİ, N.F.K. NIN ARTILARINI GÖRDÜĞÜ KADAR EKSİLERİNİ DE GÖRMELİDİR. O, NE EVLİYADIR, NE DE ÇOK BÜYÜK BİR AKSİYON ADAMIDIR. KALEMİ VE ZEKASI KESKİNDİR VE SATIN ALINMIŞTIR O KADAR... 

Mehmet Fahri Sertkaya
AkademiDergisi.com


Daha ayrıntılı bilgi için:www.gerceknecipfazilkisakurek.blogspot.com
ilk yorumu sen yap
Yorum Gönder