Top Social

Featured Posts Slider

mehmet fahri sertkaya

Image Slider

29 Eylül 2013 Pazar

Siyasal İslam, İslami parti, Necmettin Erbakan ve Mahmud Efendi. Kim bu filmin senaristi?

Siyasal İslam, İslami parti, Necmettin Erbakan ve Mahmud Efendi.
Siyasal İslam, İslami parti, Necmettin Erbakan ve Mahmud Efendi.



Sizce Erbakan, Çiller ile koalisyon yaparken onun Sabetayist olduğunu biliyor muydu?

Ya da Erbakan'ları Çiller ile bile ortak hükümet kurmuş birileri, nasıl olur da DYP'ye ya da benzerlerine oy vermiş cemaatlere gâvur muamelesi yapabilir?

Haydi bunu da geçtik, şu İslami parti dedikleri şey nedir? Bunun fıkhını kim belirlemiştir? Bunun dayandığı şer'i deliller nedir? Gerçekten İslam'da böyle komedi bir düzen, böyle komik, gülünesi, saçma sapan, bilen bilmeyen herkesin seçebildiği, bilen bilmeyen herkesin seçilebildiği, kadın erkek herkesin seçip seçilebildiğ bir siyasi sistem var mıdır?

Haydi bunu da geçin Merve Kavakçı'nın başörtüsü ile vekil olmasının İslami yönü nedir? Bunu başarabilmek İslam'a ve müslümanlara hizmet midir? İslam'da kadınlar idareci olabilmekte midir?

Uzayda hayat var. UFO'lar gerçek. Mars'tan geliyorlar ve Müslümanlar.

Uzayda hayat var. UFO'lar gerçek. Mars'tan geliyorlar ve Müslümanlar.
Uzayda hayat var. UFO'lar gerçek. Mars'tan geliyorlar ve Müslümanlar.


(...) Marslıların dünyaya geldiği kesin. Bu hususta binlerce somut ve gerçek delil mevcut. Hatta bundan üç bin ya da beş bin sene önce de dünyaya geldikleri de KESİN. Bunu da İslam alimleri söylediği gibi, günümüz bilim adamları da son yıllarda yaptıkları keşiflerle bunun gerçek olduğu sonucuna vardılar. Dünya kamuoyu bize doğru yansıtılmıyor. Mesela Japonların çok kıymet verdiği pek çok bilim adamları uzayda hayatın olduğuna ve dönem dönem bunların dünyaya geldiğine inanıyorlar. Mimar Sinan'ın, hele Piri Reis'in mutlaka ama mutlaka dünya dışı varlıklarla ve teknolojilerle iletişim kurduğuna inanıyorlar. "Yoksa o haritayı, uçamadan kim nasıl bu derece doğru olarak çizebilir" diyorlar. Mimar Sinan'ın yaptığı matematik hesaplarını ancak bir PC'nin yapabileceğine inanıyorlar ve o tarihlerde bazı istisna insanların dünya dışı teknolojileri kullandığını iddia ediyorlar ki bence de bu böyle.
Geçenlerce bir mağarada bulunan 3 bin senelik çizimlerde UFO, uzay mekiği, astronot kıyafetli çizimler, denizaltı ve helikopter çizimleri bulundu. Bunlar nette aratınca hemen çıkıyor. Bundan yaklaşık üç bin sene önce dünya üzerinde, şu anda olduğundan çok daha ileri teknoloji vardı ve o devrin bazı insanları dünya dışı medeniyetlerle iletişim halindeydiler. O güneş sisteminin haritasını oraya buraya çizenler hayallerinden çizmediler. Bu bilgileri net olarak biliyorlardı.
27 Eylül 2013 Cuma

Annesi ile babası o doğduktan yedi ay sonra evlendiler ve de sabetayisttiler; Maskeli Leydi Tansu Çiller

Tansu Çiller
Tansu Çiller

"Çiller", Tansu Çiller'in kızlık soy adıydı. Kocası Özer, Tansu ile evlenince onun soy adını aldı ve Özer Çiller oldu. 
Tan-su'nun babası Hüseyin Necati Çiller bir Sabetayistti. Gazetecilik yapan Hüseyin Necati çok değişik bir ruh haline sahipti. Kimse ile geçinemezdi. İstanbul Büyük Şehir Belediyesinde çalışırken sekreterliğini yapan Selanik kökenli Sabetayist kadınla aynı evi paylaşmaya başladılar. Uzun yıllar böyle geçtikten sonra, bir gün bu kadın Tan-su'ya hamile kaldı. Tan-su doğunca düzen bozuldu. Epey direndiler ama olmayınca annesi ile babası Tansu doğduktan yaklaşık bir sene kadar sonra mecburen evlilik yaptılar. 

Tansu'nun babası öyle bir İslam düşmanıydı ki, bir gün evine hediye olarak ism-i celal hatlı bir tablo getirilince "Benim evime Kur'an muran girmez. Alın götürün şunu." diye bağrıştı.

19 Eylül 2013 Perşembe

Böyle adalet olmaz! Böyle saçma sapan ceza yasaları da olamaz!

Böyle adalet olmaz! Böyle saçma sapan ceza yasaları da olamaz!
Böyle adalet olmaz! Böyle saçma sapan ceza yasaları da olamaz!


Beni buna kimse inandıramaz;
Bu kadar hukuk insanı, avukat, savcı, hakim... "Biz bu adalet sistemini düzeltmeliyiz. Bu kurumdan adalet değil haksızlık, hukuksuzluk dağıtılıyor. Böyle adalet olmaz.! Böyle saçma sapan ceza yasaları da olamaz!" dediler de düzeltemediler mi?

Beni buna kimse inandıramaz;
Siyaset ile meşgul olan milyonlarca insanımız... "Biz bu yanlış işleyen hatta doğru düzgün işlemeyen devlet mekanizmasını düzeltmeliyiz. Heba olan milli servetin, heba olan insan emeğinin, heba olan gençliklerin haddi hesabı yok. Devlet düzgün işlemediği için sıkıntı çeken milyonlarca vatandaş var. Bu sistemle gelecek nesillerimiz de tehdit altında. Devlet, devlet olmadığı için sokakta yatan on binlerce çocuk var. Devlet ve adalet olmadığı için korunmaya muhtaç yüz binlerce çocuk şu anda geleceğin suçlusu olmak yolunda dehşet bir aile ortamında yetişiyorlar." dediler de gerçekten samimiyetle gayret ettiler de üç beş vatan haini mi bu milyonlarca vatansevere(!) mani oldular?

Güldürmeyin beni...
İnsanların yüzde otuzu davasında samimi olsalardı bile, bu devlet böyle bir devlet olmazdı...

Bir şeyleri mi düzelteceksiniz? Önce kendinizden başlayın. "Sözümle özüm ne kadar uyuşuyor." diye muhasebe yapın. "Bana yapılsa çıldırırdım." dediğiniz şeyleri başkalarına yaptığınızın farkına varın. İlmi ayağa kaldırın ve bütün izm'leri ayaklarınızın altına alın.

İnsanı yaşat(yetiştir, eğit ve adaletle muamele et) ki devlet yaşasın.


****
Aç olduğu için iki simit çalan adama 12 yıl hapis isteyip, küçücük bir kız çocuğuna tecavüz eden bir piçi serbest bırakan bu devletin adalet sistemini, içimizdeki İsrail'in, Sabetay Sevi'nin piçleri bilerek ve isteyerek, bu milleti madden ve manen perişan etmek için kurmuşlardır. 

Gavur işgali altındaki bir memlekette bile böylesine iğrenç bir hukuk sistemi tatbik edilemezdi. Bizden gözüküp bizim dibimizi oyanlar, bize her ama her zulmü yaptılar. İhanetin, düşmanlığın en sinsisini ve her türlüsünü sergilediler. 
15 Eylül 2013 Pazar

Kurtlar Vadisi Pusu şaşırtmaya devam ediyor. Vadi'ye neler oluyor

Kurtlar Vadisi Pusu şaşırtmaya devam ediyor. Vadi'ye neler oluyor
Kurtlar Vadisi Pusu şaşırtmaya devam ediyor. Vadi'ye neler oluyor

Utanır insan biraz yahu!

- Bölgede dik durabilen tek ülke Türkiye imiş...
- Türkiye'nin bölgesel güç olmasına Tapınakçılar(Siyonistler) dolayısıyla ABD mani olmak istiyormuş...
- İsrail ile Türkiye çok fena kapışıyormuş...
- Bölgedeki bütün mazlumların tek ümidi Türkiye imiş...

Tırııı.. Vırıı...

Kurtlar Vadisinin senaristleri, dizi kahramanlarının ağzından bu anlattıklarına, kendileri inanıyorlar mı?

- Bütün kara, hava, deniz üslerimiz ABD-İsrail ve müttefiklerine sonuna kadar açık... İstedikleri gibi at koşturuyorlar. Ordumuzun yarısı, ABD ve İsrail menfaatleri gereği en az 4 senedir sınır bölgemize kaydırılıp duruyor. 


- İsrail'in güvenliğini sağlamak amacı ile NATO kılıfı ile her yere füzeler yerleştirildi. Başlarında da çeşitli ülkelerin ordularından kripto Yahudiler mevcut.

- NATO kılıfı ile yapılan Haçlı seferlerine İzmir'i merkez üs yaptık. Etraftaki cümle Müslüman milletler ah ediyorlar. Hristiyan Putin bile "Bu bir haçlı seferini andırıyor" dedi.. Gerek yoktu zaten Bush bütün bu oyunlara başlanırken "Bu bir haçlı seferidir." demişti.

- Suriye'yi değil, ondan önce Tunus, Libya ve Mısır'ı da biz karıştırdık. Buraları karıştıran ekipler CIA ve MOSSAD tarafından bizim ülkemizde yetiştirildi.
- Suiye'de hiç bir sorun yoktu. AKP bile Suriye ile ortak bakanlar kurulu yaptı. "Kardeşim Esad" deniliyordu. Sonra bizim ülkemizde konuşlanan CIA ve MOSSAD kontrolündeki Vehhabi el Kaide teröristleri karıştırdı Suriye'yi.. Katliamlar yapıp Esad'ın ve Ordunun üzerine attı. Bin türlü yalanları, sahtekarlıkları ve katliamları ispat edildi. Nihayet bazılarını kendileri de itiraf etmek zorunda kaldılar. Son kimyasal saldırı da muhaliflerin işiydi ve o da ellerinde patladı. ABD bile dün "Esad'ın yaptığına dair delil yok" demek zorunda kaldı.

- Üçüncü dünya savaşı çoktan çıktı. Saflar çoktan belirdi. Türkiye en baştan AKP'nin ihaneti ile ABD ve İsrail safına sokuldu ama Kurtlar Vadisi bizi Amerika ve İsrail ile mücadele ettiğimize inandırmaya çalışıyor. 

9 Eylül 2013 Pazartesi

Adnan Oktar ve Adnancılar hala belden aşağı vuruyorlar (Atatürk eşcinsel -gay- miydi? şikayeti)

Adnan Oktar ve Adnancılar hala belden aşağı vuruyorlar (Atatürk eşcinsel -gay- miydi? şikayeti)
Adnan Oktar ve Adnancılar hala belden aşağı vuruyorlar (Atatürk eşcinsel -gay- miydi? şikayeti)


Bu resmini gördüğünüz arkadaşın adı Ali Tulum

Bendenizi cep telefonumdan aramış "Neden Atatürk'e hakaret edip duruyorsun? Bu hakaretlerinden vazgeç!" demiş ve ben de "Sanane! Ben hakaret ederim. Hakaret etmeye de devam edeceğim. Beni bundan hiçbir kuvvet men edemez." demişim...

O da koşmuş savcılığa ve şikayet etmiş tabii... Aynen yukarıdaki iddialarda bulunduktan sonra, "Hakaret etmeye de devam ediyor." demiş..

Hakaret diye gösterdiği "Atatürk eşcinsel -gay- miydi?" isimli paylaşımımızın içinde şahsıma ait tek bir noktalama işareti bile bulunmadığını ve "Atatürk eşcinseldi" denilmeyip "eşcinsel  miydi?" diye sorduğumuzu, bu yazının T.C.'nin kurucularından olan, Lozan'da ülkemizi temsil eden iki numaralı yetkili şahıs olan, İlk sağlık bakanımız olan Rıza Nur'a ait olduğunu, bu söz konusu yazının yüzlerce başka sitede de var olduğunu görememiş...

İnsan görmemek isteyince, görmüyor...
İşin ilginç tarafı şu...
Ali'nin avukatı da Ceynun'um...
Aramıza yeni gelenler belki bilmezler, Ceyhun dediğim Ceyhun Gökdoğan... Adnan Oktar çetesinin kıdemli avukatı... Elinde hiçbir somut delil olmamasına rağmen bendenize "suç örgütü lideri" diye dava açıp duran Adnan Oktar grubunun avukatı...

Zaten bu linkini verdiğim twitter hesabından Ali'ye bakarsanız, etrafı hep Adnan'cılar...

Demek ki üç küsur senedir hiçbir açığı, suçu, usulsüzlüğü, yolsuzluğu, çirkin bir hareketi bulunamamış bir insanın, bendenizin, önünü kesmek, sesini kesmek, gerçekleri ispat ederek yayımlamasına mani olmak için iftira ile, yalan ile şikayetlerde bulunmak bu yolun yolcularının genel kabul gösterdiği bir hareket tarzı...

Şimdi ben şerefim, namusum hatta dinim üzerine yemin ederim ki, beni, Ali Tulum adından biri aramadı. Böyle bir görüşme yaşanmadı. Ben bu iddia edilen sözleri söylemedim. 

Beni çok geçmiş bir zamanda ismini vermeyen, tehdit eden, küfürler savuran biri aradı ve ben de tarzım gereği ona benden beklediği üslup ile karşılık verdim. Ama ona bile gerekli sertliği gösterirken bu şekilde sözler sarf etmedim.

Bu arada aklıma başka bir şey geldi. Beni yine cebimden arayan, Ceyhun Gökdoğan'ın avukatlık bürosundan aradığını ve isminin Ali olduğunu söyleyen, ben telefonu yüzüne kapatana kadar bir saat on dakika konuştuğu halde bir türlü "Gel etme vazgeç. Anlaşalım" diyemeyen ve laf geveleyip duran arkadaşla bu Ali aynı kişi mi?

Bir de şunu paylaşmak istiyorum sizinle... İsimlerini vermeme müsaade etmiyorlar ama Adnan Oktar'ın yakın çevresinde bulunan gençlerin pek çoğunun aile fertleri aradılar beni... Neler anlatıyorlar göz yaşları içinde, dinledikçe verem olursunuz. Bu guruba katıldıktan sonra, alemin ortasında, kendi annesine ahlaksızlık iftirası atanlar bile var. Zaten bir bakın net ortamında bile Adnan Oktar ve grubunun konu olduğu haberlere, mideniz bulanır...

Kaç defa söyledim, "Bana da iftira atmayın, belden aşağı vurmayın! Delikanlı olun, tutmaz, ters döner." dedim. Dinlemediler.

Bir de savcı hanım, söz konusu yayınımda suç olmadığına karar verince hemen başka bir çete mensubuna dava açtırdılar yine Atatürk'e hakaret iddiası ile... Sanki mahkemeler bu Sabetayistlerin binek beygiri...

Artık iyice mide bulandırmaya başladılar. Üç-beş sabetayist iş adamının paraları ve çocukları ile, gölgesinden korkup sokağa tek başına çıkamayan üç beş mason üstadının himayesi ile bu millete istediklerini yapabileceklerine inanan bu çeteye diyorum ki, GÜCÜNÜZ YETİYORSA AKADEMİ'NİN SESİNİ KESİN! YETMİYORSA SESİNİZİ KESİN VE İFTİRA ATMAYIN. 

TRT, Merkezi Haber Alma Teşkilatı CIA'nın, merkezi yalan yayma teşkilatına mı dönüştü

TRT, Ufuk Çizgisi, Suriye, el Kaide, el Nusra, Hizbullah
TRT, Ufuk Çizgisi, Suriye, el Kaide, el Nusra, Hizbullah

TRT: Tayyip'in Radyo ve Televizyonu, şu Suriye meselesi çıktı çıkalı gerçekleri gizlemeye, yetmeyip bir de yalanları doğru diye haber etmeye devam ediyor. 

Yaklaşık yirmi dakika önce, TRT Haber kanalındaki UFUK ÇİZGİSİ programında, Suriye meselesi işlenirken aynen şu mealde cümleler kuruldu:

"(...)Yalnız, Suriye'de savaş tam anlamı ile mezhep savaşına dönüşmüş durumda. Bir tarafta İran'ın desteklediği Şii Hizbullah, diğer tarafta da Suudi Arabistan'ın ve Katar'ın desteklediği SÜNNİ el Kaide ve el Nusra var."

Gördünüz mü şimdi vatandaşın devlet kanalı ile nasıl bilgilendirildiğini?

Hizbullah'ın Şiiliği tartışılmaz ama el Kaide ve el Nusra ne zaman Sünni oldular? Daha doğrusu ikisi farklı örgüt mü?

Bu yapılana "hata" denilebilir mi? Düpedüz milyonlarca Türkiye cumhuriyeti vatandaşının aldatılmasıdır bu...

1- Suudi Arabistan'ın kendisi Sünni değil, Vehhabi... Vehhabiler Sünnileri Müslüman kabul etmiyorlar, müşrik kabul edip canlarını, kanlarını bile kendilerine helal kabul ediyorlar.

2- Sudi Arabistan merkezli olan Vehhabi el Kaide, el Nusra'dan ayrı bir örgüt değil ve hem el Kaide hem de Suudi kraliyet ailesi tamamen CIA ve MOSSAD'ın kontrolünde.

3- İstediği zaman ciddi içerikli program hazırlayabildiğini gördüğümüz Ufuk Çizgisi ekibinin böyle bir hata yapabilmesi mümkün değil. Zira en temel seviyede bir araştırmacı bile bu bilgileri bilir. El kaide'nin sünni olmadığını bilir. El Kaide'nin gerçek yüzünü körler gördü, sağırlar duydu artık...

4- Tayyip Radyo ve Televizyon kurumunun bu yaptığı ilk değil, onuncu değil, yüzüncü değil.. Tam anlamı ile merkezi haber alma teşkilatı CIA'nın, merkezi yalan yayma teşkilatına dönüştüğünü iki sene önce de yazmıştık ve o programları yapanlardan bazılarının gerçek kimliklerini de bu sayfada deşifre etmiştik.

5- Bu kuruma ve bu ekiplere artık yargı müdahalesi gerekmektedir. Zira bu yapılan habercilik değil düpedüz başka ülkelerin menfaatlerinin gözetilmesi ve bunun için en temel gerçeklerin bile halktan gizlenmesidir. Bu bir ihanet suçudur. 


*****

Yine Yeliz Turbay Hızal çıktı

Kim bu Hızal'lar? Neye-kime hizmet ediyorlar?

8 Eylül 2013 Pazar

Kurtuluş Savaşını Museviler mi başlattılar? Jak Kamhi doğruları mı anlattı?

Kurtuluş Savaşını Museviler mi başlattılar? Jak Kamhi doğruları mı anlattı?
Kurtuluş Savaşını Museviler mi başlattılar? Jak Kamhi doğruları mı anlattı?
Kendisi de bir Yahudi olan ve Profilo'nun sahibi olan Jak Kamhi,

"Kurtuluş Savaşını Museviler başlattı. İzmir'de Yunan bayrağını indirip Türk bayrağı çeken Musevilerdi. 1. Dünya savaşında İngiliz İşgaline karşı ilk başkaldıranlar Museviler'di. Atatürk bana bir baktı, bir daha unutamadım o bakışları. O ölünce bizim evde de matem havası vardı." demiş Hürriyet gazetesine de şunları diyememiş:

2 Eylül 2013 Pazartesi

Bu nasıl Türk medyası? Elini kime atsan ya Kripto Yahudi ya Sabetayist ya Mason uşağı!

Elini kime atsan ya Kripto Yahudi ya Sabetayist ya Mason uşağı!
Elini kime atsan ya Kripto Yahudi ya Sabetayist ya Mason uşağı!

Ülkemizdeki kocaman gazetelerin hatta kocaman haber kanallarının bile çoğunun Suriye'de muhabirlerinin bulunmadığını...

Suriye'deki muhalif el Kaide teröristlerinin bütün açıklamalarını ve iddialarını, araştırılmış-ispat edilmiş kesin gerçekler gibi milletimize sunduklarını...

Bunu imkansızlıktan değil de böyle olması işlerine geldiklerinden yaptıklarını...

Bu haberlerin çoğunun yalan ve iftira niteliğinde olduğunu bildikleri halde bunu yaptıklarını...

Bilerek ve isteyerek gerçek dışı fotoğraflar, açıklamalar, beyanlar, röportajlar eklediklerini...

Oraya muhabir gönderseler bile yine de Muhalif el kaide teröristlerini mazlum ve mücahid gösterip Suriye devletini ve ordusunu vahşi göstereceklerini...

Bunu yapmak zorunda olduklarını...

Büyük İsrail Devleti idealini, Armagedon idealini gerçekleştirmek niyeti ile çıkarttıkları bu fitneleri, basın gücü ile kendi menfaatlerine göre anlattıklarını....
1 Eylül 2013 Pazar

Ah şu elektrik kesintileri, başımıza ne çuvallar örüyor.

Ah şu elektrik kesintileri, başımıza ne çuvallar örüyor.
Ah şu elektrik kesintileri, başımıza ne çuvallar örüyor.


Hatay'daki son elektrik kesintisi 20 saatten fazla sürmüş. Demek ki bu sefer küçük guruplar ve mühimmatlar değil, büyük guruplar, ağır silah ve mühimmatlar Suriye sınırına doğru yürümüş...

Bizim suçumuz yok ha, sakın yanlış anlaşılmasın. Onlar ancak elektrikler kesilince yani sadece karanlıkta görünme özelliğine sahipler. Bu yüzden hükümetimiz normal zamanda onları göremiyor. Sık sık elektrikler kesilince de zaten tam kadro elektrikleri düzeltme telaşı başlıyor ve yine görülemiyor.

Yani bazılarının iddia ettiği gibi bizim hükümetimiz Suriye'de kadın, çocuk, bebek, ihtiyar, sivil katleden el Kaide teröristlerine göz yummuyor. Silah, mühimmat, para, asker, tedavi, ameliyat ve yer sağlamıyor. Böyle bir canilik düşünülebilir mi? Zaten böyle bir şey resmen savaş suçu olur. Her şey elektriklerden kaynaklanıyor ama kimse anlamıyor.