Top Social

Featured Posts Slider

mehmet fahri sertkaya

Image Slider

18 Ağustos 2011 Perşembe

Onlar icraat üretiyor biz ise laf... Yahudi üzerine güneş doğurmaz, güneşten önce uyanır.

Yahudi üzerine güneş doğurmaz, güneşten önce uyanır.
Yahudi üzerine güneş doğurmaz, güneşten önce uyanır.



Dünya üzerinde milyarlarca insan Türkiye'nin adını duymadan doğup, yaşayıp, ölüyorlar... Ama, Türk halkına öyle bir "Türk! Öğün, çalış, güven" ayarı çekilmiş ki, hala eskiden olduğu gibi herkesin kendilerini konuştuğunu, her şeyin kendi kontrollerinde olduğunu zan ediyorlar..

Sadece övünüyoruz, çalışmıyor, çabalamıyor, gelişmiyor, araştırmıyor, ahlakı, ilmi, bilimi, akrabalık-birlik bağlarını yükseltmiyor ve sonra da muzaffer olmaya çalışıyoruz.

Üniversitelerimizin, eğitim sistemimizin, sosyal yaşamımızın, ekranlardaki yayınların kalitesizliği, gazetelerin hali meydanda...

Düşmanlarımıza karşı sadece hakaret eder, eleştirir ve sonra hiçbir şey yapmaz ayarında tutuluyoruz. Hep küfürler ettiğimiz İsrail çölleri yeşerteli, tüysüz ve üç kanatlı tavuk icad edeli, topraksız tarım yapalı, füzenin vuramadığı uçaklar yapalı, yapay istihbarat sinekleri yapalı, beyin kontrol ve iklim kontrol silahları yapalı onlarca yıl oldu... Peki biz ne yaptık?

Kaç tane uluslar arası otomobil markamız var? Kaç askeri ağır silah fabrikamız var? Kaç genetik araştırma merkezimiz var? Türk hallkının ne kadarı kitap okuyor? Okuyanlar da hangilerini seçiyor, ne kadar kalite var bu kitaplarda? Ne acıdır ki bir kaç büyük, dünya çapında etkili firmamız varsa da onlarda Türk gözüken kripto Yahudilerin firmaları...

Devamını sadece abonelerimiz okuyabilirler. Abone iseniz devamını okumak için buraya tıklayınız. Abone olmak için buraya tıklayınız.

30 Haziran 2011 Perşembe

Uzayın akıl almaz büyüklüğü - Uzay ne kadar büyük?

Uzayın akıl almaz büyüklüğü - Uzay ne kadar büyük?

- İçinde bulunan bütün eşya, insanlar, taşlar, hayvanlar, sular ve gazlar ile beraber dünyayı...

- Dünyanın da içinde bulunduğu, yüz milyarlarca gezegen bulunan dünya semasını (fezayı - uzayı)...

- Dünya semasının da içinde bulunduğu 1. kat semayı...

- Bütün bu saydıklarımızla beraber 1. kat semanın da içinde bulunduğu 2. kat semayı...

- Bütün bunların iç içe olduğu üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı ve yedinci kat semayı...

- Yedi kat semanın da içinde bulunduğu alem-i kürs'ü...

Alem-i kürs'ün de içinde bulunduğu Arş-ı Ala'yı...

Evet, aklımızın şu anki kapasitesinin binlerce katı çalışma imkanı olsa bile idrak edemeyeceği bu kadar gezegeni/alemi/sema katlarını; içinde hayat sahipleri, hayvanat bulunan ve bulunmayan bütün bu alemleri ve sema katlarını sadece DÖRT MELEK tutuyor/taşıyor ve bunlara HAMELE-İ ARŞ deniliyor...

Dünya seması(uzay), içinde bulunduğu 1. kat semaya kıyasla Arap yarımadasında bir kum tanesi gibi kalıyor.

Bu akıl almaz büyüklüğüne rağmen 1. kat sema da, içinde bulunduğu 2. kat semaya kıyasla yine çöldeki bir kum tanesi gibi kalıyor

Üste doğru bütün katların birbirine oranı bu şekilde gidiyor...

NASA, şu dünya semasında, dünyadaki kum taneleri kadar yıldız olabileceğini söylüyor... 

20 Nisan 2011 Çarşamba

Biz Kurtuluş Savaşı falan kazanmadık

Biz Kurtuluş Savaşı falan kazanmadık
Biz Kurtuluş Savaşı falan kazanmadık


BİZ KURTULUŞ SAVAŞI FALAN KAZANMADIK!

Kurtuluş Savaşında Yedi Düveli Yendik mi?


1915'de Çanakkale Savaşında, o akıl almaz destanı yazdık, yedi düvele set olduk ve düşmanı geçirmedik... Ama sadece üç sene sonra aynı düşman, en ufak bir direnişle karşılaşmadan Çanakkale Boğazı'nı geçti ve İstanbul'u yani başkentimizi işgal etti... Devletin idare edildiği saraylar bile kuşatıldı... Osmanlı diz çökmüştü artık... Ya sonra?

Sonra Yedi Düveli Yendik mi?

Çok defa bunu başarmıştık ama Kurtuluş Savaşı için bu durum doğru değildir.

Kurtuluş savaşımızda yedi düveli yendiğimiz iddiası maalesef ki gerçeği ifade etmemektedir...

"Düvel-i Muazzama" usulunce, savaşmadan geri çekildiler...

Yunan'ı denize dökmedik... Her yeri yaka yaka hatta önlerine hayvan sürülerini kata kata, ağır ağır geri çekildiler... Trakya'nın gerisinde yerleşip bir şeylerin gerçekleşmesini beklediler... O anda tam beş senedir İstanbul'u işgal altında tutan İngilizler Yunan'a böyle emretti; "Usulüyle geri çekil!"...

Yerli-yabancı devlet arşivlerinde Yunan'ın denize döküldüğüne dair tek bir vesika yok... Ne bir fotoğraf, ne bir video, ne de geçerli bir vesika yok?

Neden acaba ?.. Neden taktik bir hareketle geri çekildiler ve Ankara Hükümetini mağlupken galip haline getirdiler?

Bizden korktular mı ?..