Top Social

24 Mayıs 2016 Salı

Soner Yalçın yazar da, ben yazamaz mıyım? | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, mehmet fahri sertkaya, soner yalçın, köşe yazısı, medya, basın, gerçek yüzü,

AHA İLK DEFA BEN DE YAZDIM. 


'Bu, okuyucu ile dalga geçmektir.'

Bu gün masaya oturdum...
Yedi yıldır kalem oynatırım, bunu ilk defa deneyecektim. 
Lüzumsuz işlerle ilgilenmem bilirsiniz, bir köşe yazısı yazmak istedim. 
Ama...
Öyle kolay değil ki nasıl yazarım? 
Bilgi ister yazı yazmak. 
Tecrübe ister...
Tefekkür ister...
Gayret ve emek ister...

***

Görmüşsünüzdür. 
Çok dikkatinizi çekmiştir. 
Mutlaka farkına varmışsınızdır.
Çok ünlü yazar olarak bilinen ve markalaşan bazı arkadaşlar bile köşe yazısı yazamazlar. 
Böyle, 
İşte böyle, 
Hani şiir yazar gibi yazılar yazarlar. 
Bazen çok abartırlar ve bir kelimeden sonra bile satır atlarlar. 
Çünkü bu memlekette köşeyi doldurmak, köşeyi dönmekten bin kere zor bir iş...
Eskiden her iki cümleden sonra bir satır atlarlardı. 
Araya da *** koyarlardı. 
Şimdi o kadarını bile başaramıyorlar.
Sorsanız memleketin en ala münevverleri/aydınları, en ala müteffekirleri/fikir adamları kendileridir. 
Ama...
İşte gerçekte halleri böyledir. 

***

Bu, okuyucu ile dalga geçmektir. 
Yani aslında bu yaptıkları okuyucularına hakaret bile etmektir. 
"Ben bu köşeye, köşe yazısı diye kütük basarım, sen de malsın, para verip gazeteyi satın alır ve bu köşeye uzun uzun bakarsın" demektir. 

***

Bu bir tarzdır. Yani bu bir basitlik, seviyesizlik, yetersizlik tarzıdır. 
Hem sonra...
Köşe yazısı ya da makale dedikleri şeylere bakarsınız, okursunuz, "Bu kadar uzun köşe dolmuş, acaba mevzu neymiş?" dersiniz. Başlık da her zaman etkileyicidir. Yazının tamamına ayrılan 10-15 dakikalık süre kadar başlığa vakit ayırırlar, yarım saat bile almaz ve yazı tamamlanır. Okursunuz, biter ve aslında art arda bir kaç cümle ile anlatılabilecek bir şey, uzatıldıkça uzatılmıştır. 

***

Yani ne gerek var Firavun ile ilgili nerede ise bütün ayetleri yazıya alt alta doldurmaya, anlam veremezsiniz. Birkaç ayet meali alınıp, şöyle mütefekkir bir eda, okurken lezzet veren cümleler ile kabiliyet sergilenebilir. 

***

Hakikaten...
Bu gün masama oturdum.
Yine köşe yazısı diye yazılıp koca milletin önüne sürülmüş türlü yetersizlikler ve emeksizce yan yana getirilmiş harf kalabalıkları gördüm. 

***

Ne bir tek hikmetli, ya da onların ifadesi ile felsefi bir cümle ile verilmek istenen mesaja sarsıcı bir katkı...
Ne bir enteresan, gerçekten okuduğuna değer ve okuyanın hayatına da değer katan ve vaaauuvv çektiren bir bilgi.. 
Ne bir anlatım gücü...
Ne de akıcılık...
Sanki Access veritabanından veri kayıtlarını okuyormuşsunuz gibi soğuk, donuk, mat, manasız, gönülsüz, hissiz harf kalabalıkları... 
E işte bunu lise öğrencileri bile çok daha yüksek kalitede yapar. 
Bu yapılan gazetecilik mi?
Bu yapılan fikir adamlığı mı?
Bu yapılan bir nesli, hatta gelecek nesilleri yetiştirmek mi?
Sahi, medya-basın oyunları ile devleştirilen isimler, sahiden dev mi?
Medya, cüceleri dev gösterebilir mi?

ilk yorumu sen yap
Yorum Gönder